Dün kızımla ilk defa badılcan taksilere binip bir yerlere gitmeyi tecrübe ettik. Eh şehirde yeni olunca ve 3 aylık bir bebekle dışarı yalnız çıkınca herşey göze meydan okuma gibi gelebiliyor.
Bizde giderken evimizin yakınlarındaki Mado'nun önünde rahatlıkla bulabildiğimiz badılcan taksilere (london taxi) binmeyi tercih ettik. Neden badılcan deniyor, çünkü Londra'da ki gibi siyah değil, patlıcan moru. Buradan da kelime haznemize bir tane daha ekleme yapıyoruz. Patlıcan = Badılcan :))
Bu taksileri hem taksimetre ile çalıştıklarından hemde bebek arabasını açık halde içine bindirebildiğim için tercih ettim ve etmeye devam edeceğimi sanıyorum.
Şoför oldukça yardımcıydı, burada genelde insanlar öyleler zaten. Bebek arabasını bir yerden indirmek, çıkarmak problem olmaktan çıktı. Yardım istemeseniz bile gören biri koşuyor.
Neyse bizim şoförden rica edince o da inip arabayı arka tarafa bindirdi, bu ilk binişimiz değildi, ama daha öncesinde, babası arabayı kontrol ettiğinden ve ben turist gibi gittiğimden farketmemişim ki, yerdeki hafif eğim yüzünden, pusetin tekerleklerine ayaklarımla fren yaptırmak ve elimle de sabitlemek zorundaymışım :) Yani eller ayaklar dört bir yanda bir seyahat oldu benim için ama ufaklık uyudu mışıl mışıl.
Gideceğimiz noktaya vardığımızda şoför "Xanım burası galiba" diye seslendi önden. İlk geldiğimde kadınlara hitap ederken Xanım = Hanım diye seslenmelerine alışık olmadığımdan üstüme alınmıyordum, ama artık seslenildiğinde bakıyorum :))
Dönerken ise, bineceğimiz noktadan bu badılcan taksilerden pek geçmediğinden *9000 numarayı arayıp sipariş verdik. Bu da güzel bir özellik, bu numarayı arayıp nereden nereye gideceğinizi söylediğinizde, en yakındaki boş badılcan taksiyi size gönderiyorlar. Yolda kalma derdimiz olmuyor böylelikle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder