25 Kasım 2013 Pazartesi

Suudi Arabistan Günleri

Yaklaşık 1 senedir Suudi Arabistan'da yaşıyorum, gerçi çok git gellerle, molalarla bölünüyor ama yine de yaşıyorum denebilir. Sevgili eşim F. bu ülkede çalıştığından geldim peşinden. O serüveni anlatma niyetinde değilim, o bir çok "expat" bayanın başından geçen hikaye.

Ama bu ülkeyi bir kadın gözüyle tecrübe ettiğimde, alıştığımız yaşayışla kıyaslamamanın imkan ve ihtimali yok. Bana karmakarışık hisler yaşattı burada hayat. Kendimi çok dinledim, çok tarttım, tartıştım bir çok şeyi kafamda. Kendimi bu yaşımda hala tanımaya devam ettim, zaten insanın kendini keşfinin de yaşı yok bence…

Bu ülkenin, manevi bir motivasyonu var, o inkar edilemez. Kutsal topraklara bu kadar yakın olmak kesinlikle güzel. O bir artı olarak cebimde, inşallah yeterince faydalanabilmişimdir diyorum.

Ama bu kadar sene kendi ayaklarının üzerinde durduktan sonra, kısıtlanmak çok zor, diplere vurabilmek çok kolay. Kısıtlayan sevgili eşim F. değil tabii ki, buranın kültürü. Dışarı çıkabileceğin yerler kısıtlı yalnız isen, gidiş vasıtaları kısıtlı. Sosyalleşmek zor vs. Ama bu yüzden işte, dünyanın herhangi bir yerinde günlük koşturmaca içinde aklına gelmeyecek kadar derinlere düşünme olasılığın var. Bu iyiye de götürebilir, kötüye de. Ne kadar güçlü, ne kadar inançlı, ne kadar sağlam bastığına olduğuna bağlı biraz da.

Doğru bildiğim yanlışları, yanlış bildiğim doğruları keşfettim veya şöyle diyelim; doğrularımın bazıları ile yanlışlarımın bazıları yer değiştirdi:) Normalde uzun zamana yayılarak olabilecek böyle bir değişiklik, izole edilmiş, kendinle çok başbaşa kaldığın bir yaşamda kolaylaşıyormuş. Bir tür detoks kampı gibi…Bu iyi mi, kötü mü tartışılır, ben bu kısmında değilim. Herkesin bir sınavı olduğuna inanan biri olarak bu hayatta, benim sınavımın boyutlarını merakla seyrediyorum.Farkındalığımı hiç kaybetmeden yaşayabilmeyi umuyorum, tersi kayıp bir hayat bence...




18 Kasım 2013 Pazartesi

Avrasya Maratonu - Spor

Geçen seneki Avrasya Maratonu'nda 15 Km koşmuştum. İlk defa idi, ne heyecanlıydı. Bir çok ilkti benim için. İlk 15 km yarışımdı, ilk defa Boğaziçi Köprüsü'nden arabasız geçişimdi, ilk yardımseverlik koşumdu, vs. Her İstanbullunun hayatında bir kez yapması gerek dedim o gün, hele dünyanın bilmem nerelerinden sadece bir koşup dönmek için gelenleri, engellerine rağmen, tekerlekli sandalye veya koltuk değneği ile katılanları görünce utandım yıllardır oturduğuma. Ya da dedem olacak yaşta amcaları  görünce ayıpladım kendimi :))

Bu sene katılamadım, Türkiye'de o tarihlerde olamayacağımı düşündüm, sonrada kayıtlar doldu. Bu sene seyirci oldum sadece.

13 Kasım 2013 Çarşamba

Vengo, müzik ve dans dolu bir film - Hollywood dışı filmler

Dün uzun zaman önce aldığım DVD lerden birini Vengo'yu izledim. Daha önce bir müzik klibini seyretmiş, flamenko, Endülüs müziği içeren farklı bir film olduğunu düşünmüştüm. Seyrederken o farklı, otantik, Endülüs müzikleri, dansları, doğallık, farklılık çok keyif verdi. Aşağıda ki video finalindeki şarkı idi ve ney çalan kişi de Kudsi Ergüner. İkinci video ise başlangıç sahnesinden. Hem İspanyol hem Arap - Afrika ezgileri, enstrümanları çok hoş bir bütünlük sağlamış.

12 Kasım 2013 Salı

Pazar Gezimiz

Pazar gezimizi anlatmak istediğim gecikmiş yazım için sonunda bilgisayarın başına oturabildim. Hep bir bahane çıkıyor yazıyı ertelemek için, bazen hayatı ertelediğimi farkettiğim gibi:(

Bu Pazar, pastırma yazı günlerinden son bir demdi İstanbul'da, meteorolojinin dediğine göre gerçektende son güneşli, güzel günlerden biri olabilir kış kendini göstermeden. Ben ve kuzenlerim B. ve H. ile birlikte bunu değerlendirelim, değişik bir gün geçirelim, İstanbul sokaklarında turist olalım istedik. Bunun için istikametimiz Taksim oldu. Buluştuktan sonra Cihangir yönünde yürüyüşümüze başladık. Yıllardır Cihangir'e uğramadım, uzun süredir yurtdışında yaşıyor olmamında bunda etkisi var. Ancak magazin sayfalarından takip ettiğim bir mekan olmuştu benim için. Hiç amaçsız, telaşssız yürürken aşağı doğru, yaşadığım şehri yakından keşfetmenin keyfi sardı beni. Kafamı kaldırıp geçtiğim binalara, onların ne hikayeleri olduğuna bakıp düşünürken kendimizi yolun bizi önüne çıkardığı çok kubbeli eski bir binaya gelmiş bulduk. Utanarak söylüyorum burası Tophane-i Amire imiş ve ben ilk defa gelmiş, görrmüş ve haberdar olmuşum :)


9 Kasım 2013 Cumartesi

Göztepe Gül Parkı

Göztepe'deki Gül Parkı'nı hiç gezdiniz mi? Şiddetle tavsiye ederim, hele bahar aylarında çok çok güzel. Şimdi bile şehrin içinde nefes alınabilecek bir vaha gibi geldi bana. Sakinliği, huzuru insanı tazelemek için ideal.


Başlıyorum...

Herşey 4 gün önce kuzenim B.'ye sorduğum "Nasıl gidiyor?" sorusuna verdiği "Bir yenilik yok :(" cevabı üzerine başladı. İlham denilen şey böyle geliyor olsa gerek :) O an bu blogu yazmaya başlama fikri çaktı beynimde. Çoktandır bir blog yazmak istiyordum, ama içeriğine karar veremiyordum. İşte o gün karar verildi.

Gerçekten yenilik hiç olmuyor mu hayatımızda? Ne olursa yenilik olarak, heyecan olarak, mutluluk olarak yorumluyoruz. Hep ileride olması istenen şeylere bağlamıyor muyuz, ha sevgilim oldu, olacak. Yok kocam beni sevdi, sevecek. Çocuğum oldu, büyüyecek, iş konuları vs…

Bunları yazdığıma bakmayın, ben oldukça karamsar bir insanım, o nedenle, bu yazıları kendi terapim olarak görüyorum. Ha bir de birilerine birşeyleri hatırlatırsa ne mutlu.

Mümkün olduğunca günlük yazmaya çalışacağı. Hergün küçücükte olsa bir yenilik, bir yeni bilgi, bir yeni heyecan olduğuna inanıyorum hayatımızda. Bunları takip etmeye ve sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Umarım güzel birşeyler çıkar ortaya…