2 Aralık 2014 Salı

İlk İzlenimler - Bakü

Bir hafta oldu yeni evimize, bir süreliğine evimiz olacak bu şehre gelişimiz. Bu bir hafta nasıl geçti anlamadık, özellikle kendim alışmaktan çok, küçük kızımızın alışmasına mesai harcadığımızdan sanırım. Eh bir miktar oturduysa da düzen hala tam değil :)

Bakü isminin anlamını tam hakederek karşıladı bizi, "rüzgarlı şehir" Bakü'ye gerçekten de oldukça rüzgarlı bir gece de indik, müthiş uğultulu rüzgarı benim için ilk simgesi oldu.

Hava soğuk, rüzgardan dolayı biraz daha soğuk hissedilse de, İstanbul ile aşağı yukarı benzer bir iklimi var. Biz soğuğa rağmen, sarınıp sarmalanıp, gündüzleri dışarı çıkıp küçük bir tur atıyoruz. Yakınımızda küçük bir park var, bu da küçük kızımın hava alması için yeterli :) Yıllarca Arap coğrafyasında yaşadıktan sonra, suratıma çarpan bu soğuk hava benim içinde büyük değişiklik.

Şu bir haftada gözüme çarpanları şöyle bir gözden geçirdiğimde küçük bir liste çıktı, şuan herşey yeni olduğundan ilginç geliyor, bir kaç ay sonra alıştığımda, orjinalliklerini, cazibelerini kaybedecekler, hatta bunu bana söyleyen kişi bu nedenle ilginç bulduğum herşeyin fırsatım varken, resmini çekmemi tavsiye etti. O konuda henüz biraz çekingen davransamda yerine getirilmesi gerekn bir tavsiye

Gözüme takılanlar:


  1. Yaya geçidinden karşıdan karşıya geçerken, arabalar durup yol veriyorlar! Hatta geçen gün koca bir damperli kamyon yol verdi de, aklıma İstanbul Bağdat Caddesini, kentsel dönüşüm furyasında istila eden kamyonlar ve trafiği katledişleri geldi. "Ne medeni bir ülke burası " filan diye geçirdim içimden, "Allahım ben nereye geldim" dedim :)), taa ki bunun nedeninin çok yüksek uygulanan cezalar olduğunu öğrenene kadar. Olsun bizde de güya cezalar var, sallayan kim :)
  2. Sokağa çıkışlarımızda genelde ben ve ufaklık ve bebek arabamız olduğundan ve maalesef her yerde merdivenler, yüksek kaldırımlar bulunduğundan zorluk çekerim sanıyordum. Ama hep uzanan bir yardım eli, arabayı kaldıran birileri oldu. Şükür bu yardımseverliklerine. Bir de yaşlı amcalardan hep şu uyarıyı duyuyorum, "kapat uşaqın kafasını, hava çok soğuk" :) vallahi sıkı sıkıya kapıyorum :)
  3. Fazlasıyla dikkatimi çeken şey, bizim Narimanov parki civarında çok fazla başıboş dolaşan adam var. Yani gerçekten fazla göze çarpıyor, işsizlik çok yüksek seviyede de ondan mı anlayamadım, şehrin diğer yerlerinde de böyle mi, onu da daha tecrübe edemedim. Parka gidiyoruz, parkta banklarda oturan, köşelerde öbek öbek biriken, sallana sallana yürüyen bir sürü adam, ve yaşlı, emekli filan değil, gayet genç insanlar. Ne bileyim garipsedim. 
  4. Yine parkımızda geçen gün gezerken, piknik masaları gördüm, ve birikmiş kalabalık bir erkek grubu, genelde yaşlılardan oluşan, ne ola ki derken, yaklaşınca gördümki, bir kaç grup halinde satranç oynuyorlar, ve tepelerinde onları seyreden de ayrı bir güruh var, hem de açık havada, buz gibi soğukta, ee pes yani, gidin çay evine sıcak sıcak...
  5. Genel olarak Azericeyi koruma çabaları oldukça yüksek (özüne hidmet =self servis) , bazen kulağa saçma gelen bozulmalar yaratmış olsalarda ( Shoppinq edin gibi)
  6. Pahalılık oldukça fazla, bir çok şey Türkiye'nin en az iki katı fiyatında
  7. Aşağı yukarı Türkiye'de ki her marka, mağaza mevcut, hiç yabancılık, çekmek söz konusu değil
  8. Metrosu var, evimize de yakın durak, fakat, yürüyen merdiven ilavesine yeni başlamışlar, ondan henüz, bebek ve ben yalnız kullanamayacağız.
  9. İki tip taksi var, London taxi, siyah değil patlıcan moru, taksimetreli ve diğer taksiler, taksimetresiz, fiyatta pazarlığa bağlı
  10. Bu ülkede binalarda kat "0" veya kat "G", Zemin kat filan yok, direkt kat numarası 1 den başlıyor.
  11. Çay içmeyi çok seviyorlar, hem de bol şekerli, hatta içine reçel koyuyorlarmış. Eve yardıma gelen abla çayına reçel koyduğunda, "yazık" dedim "eve şeker almayı unuttuk, kadıncağız bak reçelle tatlandırmaya çalışıyor":))), yok öyle değilmiş, bunlar normalde de reçel koyarmış
  12. Meşhur reçelleri ak kiraz reçeli, yine eve gelen ablanın kendi yaptığından tatmak nasip oldu, beğendim
Birde yeni öğrendiğim kelimeler var, merak da ediyorum açıkcası, öğrenmeye çalışıyorum.

Terevez : Sebze
Kök : Havuç
Uşaq : Çocuk
Kişi : Erkek
Kişi salonu :  Erkek Berber Salonu
Maşini saklamak (Machine) : Arabayı park etmek
Külek : Rüzgar
Pul : Para
Paltar yuyan : çamaşır makinesi
Kab yuyan : Bulaşık makinesi
zeng etmek : telefonu çaldırmak

benim için şehir orjinalliğini kaybedene kadar ve küçük prensesten fırsat buldukça yazmaya devam edeceğim :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder