6 Aralık 2013 Cuma

Penceremden...

Mutfakta penceremin önünde duruyorum, burası evin en huzur veren yeri. Hep hayallerimde ki mutfağı olan bu eve geçtiğimizden beri sabahları aynı ritüelle güne başlıyorum. Sütlü kahvemi elime alıp tüm duvarı kaplayan cam / kapı şeklindeki noktasından mutfağın, bahçemize bakıyorum, günü böyle karşılıyorum. 

Güne erken başlarız biz, önce eşim gider işine, onu uğurladıktan sonra, ben kahvemi alıp camın önüne geçer, aklımdan gün içinde yapılacaklar geçerken, yeşilliklere, bahçemin çiçeklerine bakar, biraz enerji toplarım. Bu şehir insanın enerjisini emiyor, güne dopingli başlamak gerekiyor, ondan sabahın bu kısmından feragat etmek istemiyorum.

Sonrasında yine koşturmaca başlayacak, işe yetiş, tüm gün ofisin yoğun, yorucu, koşturmalı ortamında geçen zaman ve hayatı farketmeden geçir. Tek yavaş çekim yaşayabildiğim yer şu an, şu camın önü. Ondan çok değerli, çok keyifli. Küçük şeylerden mutlu olmanın değerini hatırlatan anlardan biri, ya da "Carpe Diem" dedirten…

Koşturmaca, meşguliyet, devamlı bir sürü planla yaşamak alıştığımız ve kabullendiğimiz yaşam şekli olmuş olsa da, hayatı yavaş yaşayan insanların, daha uzun, daha sağlıklı olduklarını düşünüyorum. Yavaş yemek yiyenlerin, acele etmeden hazırlanıp evden çıkanların, randevularına geç kalanların, daha gamsız, daha stressiz, daha daha…olduklarına inanıyorum. Ama hayatıma bunu getiremiyorum, "alışkanlıklar sen olmaya başlıyor" dedi geçen gün biri televizyonda, alışkanlıklarımız bağımlılıklarımız mı? Belki de buna engel olmak için yılda bir iş, ev, ülke değiştirmek gerekiyor. Hele ülke değiştirmek, alışkanlıkları ve hayatı "sil baştan" yapmak için bire bir. 

Benim yine ülke değiştirme zamanım geldi sanırım…

alıntı

ödev 6 : “Mutfakta penceremin önünde duruyorum…” Başlangıç cümlesi bu, gerisi serbest.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder